EĞER BÜYÜK BİR DERDİN VARSA RABBİNE BÜYÜK BİRDERDİM VAR DEME, DERDİNE ÇOK BÜYÜK BİR RABBİM VAR DE.
   
 
  BASKETBOL
1)-BASKETBOLUN TARİHÇESİ :

1891'de Dr. Naismith tarafından Massachusettes'de Springfield kolejinde icat edildi. Kısa sürede bir çok ülkeye yayıldı. Türkiye'de ilk defa 1904 yılında Amerikan Robert Kolej öğrencileri tarafından oynandı.
Galatasaray Lisesi beden eğitimi öğretmenlerinden Ahmet Robenson, 1911 yılında eline geçen bir Amerikan dergisinde rastladığı bu sporu öğrencilerine oynatmak için teşebbüse geçti. Onar kişilik takımlar arasında yapılan ilk maçta yirmi oyuncunun hepsi sakatlandı, çünkü oyun kuralları doğru olarak bilinmiyordu. 1935 yılında Türk basketbol takımları kuruldu. İlk milli basketbol takımı, Yunanistan milli takımı ile Beyoğlu Halkevi Spor Salonunda ilk milli maçını 24 Haziran 1936 tarihinde oynadı ve bu maçı 49-12 kazandı.
1936 yılından itibaren basketbol "Spor Oyunları Federasyonu" adı altında kurulan bir federasyonun içinde voleybol ve hentbol ile birlikte yürütülmeye başlandı ve bu 1959 yılına kadar sürdü. 1 Mart 1959 tarihinde Türkiye Basketbol Federasyonu resmen kuruldu. 1966 yılında ise basketbol ligi oynanmaya başladı. İlk lig şampiyonluğunu İzmir'in Altınordu takımı kazandı.
1891 yılından bu yana basketbol 110 yaşını aştı ve günümüzün en popüler sporları arasında yer almayı başardı.
 
2)-BASKETBOL NASIL OYNANIR ?
             "Basketbol" adı dilimize İngilizce "Basketball" kelimesinden girmiştir. Öz Türkçe karşılığı Sepet Topu’dur. “Basketbolun Tarihçesi” başlıklı bölümden anlaşılabileceği gibi basketbol oyunu 110 yılı aşkın bir süredir oynanmaktadır. Çok kısa sürede tüm dünyada popüler olan bu oyunun kuralları kısaca FIBA adı verilen Uluslararası Basketbol Federasyonu tarafından belirlenmekte ve her 4 yılda bir geliştirilmektedir.
            Basketbol 5’er kişilik iki takımın karşı karşıya gelmesi ile oynanmaktadır. Her
takımın 7’şer tane de yedek oyuncu bulundurma hakkı vardır. Yani sahaya toplam 12 oyuncu ile çıkılır. Oyuncu değiştirme sayısında herhangi bir sınırlama yoktur, yani her iki takım da dilediği kadar oyuncu değiştirebilmektedir. Takımlar COACH denilen baş antrenörler tarafından yönetilir. Oyun 10’ar dakikalık dört periyottan oluşur, toplam oyun süresi 40 dakikadır. Top oyunda olmadığı zamanlarda kronometre durdurulduğu için oyun süresi 40 dakikadan daha uzun sürmektedir.
           Oyunun amacı topu rakibin sepetinden geçirerek sayı kazanmak ve rakibin sayı yapmasına engel olmaya çalışmaktır. Oyun süresi sonunda hangi takım daha fazla sayı yaparsa maçı kazanmış olur. Normal oyun süresi berabere biterse, eşitlik bozulana kadar 5’er dakikalık uzatma devreleri oynanır. Her takımın eline geçirdiği topu en fazla 24 saniye süresinde rakibin sepetine doğru atma ve en azından çembere çarptırma mecburiyeti vardır.
          Karşılaşma baş hakem ve iki yardımcı hakem tarafından yönetilir. Ayrıca bu üç hakeme ek olarak 3 adet masa görevlisi ve bir de teknik komiser oyunun yönetilmesine yardımcı olurlar. Masa görevlileri sayı, saat ve 24 saniyeden sorumludurlar. Teknik komiserler ise hakemler ile masa görevlilerinin arasındaki koordinasyona yardımcı olurlar.
              Takımların ilk üç periyotta birer, dördüncü periyotta ise ikişer tane mola kullanma hakları vardır. 1 dakika süren bu molaları baş antrenörler maçın herhangi bir anında kurallar çerçevesinde kullanabilirler.
 
3)-ÖRNEK SPORCU OLMAK
           İyi basketbolcu olabilmek için sadece uygun fiziksel yapıya sahip olmak veya yetenekli olmak yeterli değildir. İyi basketbolcu olmanın yolu sportmen olmaktan geçer, bunun için aşağıdaki tavsiyelere özen göstermek şarttır.

Kendine güven ama rakiplerini asla kendinden zayıf görme.
Her zaman terbiyeli ve sevecen ol ama asla kazanma hırsını kaybetme.
Sorumluluklarının bilincinde ol ve sporun bir takım oyunu olduğunu unutma.
Çok çalış, elde ettiğin başarılarla yetinme, hep daha fazlasını kazanmaya çalış.
Sportmen kişi sadece sahada değil okulda ve derslerinde de başarılı olmak zorundadır.
Beslenmene, uykuna, sağlığına, günlük programına ve özel yaşantına özen göster.
Sportmen kişi takım arkadaşlarına, rakiplerine, antrenörlere, hakemlere ve seyircilere karşı saygılı davranmalıdır.
           Kazandığın başarıların seni şımartmasına izin verme, başarısızlıklar karşısında isteğini asla kaybetme, unutma ki başarısızlığın tek ilacı çok çalışmaktır.
Sporda yetenek antrenmanla beslenen bir olgudur. Ne kadar yetenekli olursan ol antrenman yapmaktan asla kaçınma.

Büyüklere saygılı küçüklere sevecen davranmayı kendine ilke edin.
Ulaşılamaz gördüğün rakipleri çalışarak alt edebileceğini unutma.
Disiplin ve programlı çalışmanın başarının anahtarı olduğunu aklından asla çıkartma.
 
-TAKIM OLMAK
          Spor bir takım oyunudur. Bireysel sporlarda bile, yarışan oyuncu, antrenörü, idarecisi ve izleyicileri ile bir takım oyunu sergilemektedir. Basketbol sporu; oyuncuları, antrenörleri, menajerleri, idarecileri, masörleri, hakemleri ve seyircileri ile tam bir takım oyunudur. Bu takımın en küçük bireyi bile görevini ihmal ederse takımın başarısı düşer.
          Takım olmak, tüm gücünü ortaya koyarak aynı amaç uğrunda mücadele etmek demektir. Takımın antrenman ve maçlardaki lideri COACH’tur. COACH’larının verdiği öğütleri tutan ve taktikleri doğru olarak sahaya yansıtabilen takımlar her zaman başarılı olurlar. Takım bir bütündür, nasıl lastiği patlayan otomobil motoru sağlam olsa bile yoluna devam edemezse, takım da bir tek elemanı bile aksadığında maçı kazanamaz. Her elemanın takım içinde bir görevi vardır, Maçı kazanmak için her eleman görevini kusursuz yapmak zorundadır. Alınacak sonuç sadece elemanın kendisini değil bütün takımı ilgilendirecektir. Bir oyuncu maç boyunca hiç oynamasa dahi takımın kaderi üzerinde etkili olabilir. Arkadaşlarına destek olan ve moral veren bir yedek oyuncu takımına maçı kazandırabilir. Yedek bir oyuncunun oyuna girdiği 1 saniye içinde kapacağı bir top bir şampiyonluğa dönüşebilir. Bu yüzden takımın en küçük üyesi bile her an görevini yapmaya hazır olmak zorundadır.
           Takım içinde sevgi ve saygı en değerli ilkelerdir. Büyüklerine saygı göstermeyen ve arkadaşlarını sevmeyen bir bireyin takımın parçası olması imkansızdır. Arkadaşlarınızın hakkını korumak ve onları gözetmek en önemli dayanışma örneğidir. Takım olmanın bir diğer gereği de arkadaşlarınızla yardımlaşmaktır. Arkadaşınızın kötü bir gününde daha çok çalışarak onun açığını kapatıp takımın zarar görmesini engellemek sizin elinizdedir. Unutmayın ki sizin de kötü bir gününüz olabilir, eğer o zaman da arkadaşlarınız size yardım ediyorlarsa artık takım oldunuz demektir.
            Maçı yöneten hakemler de takımın parçasıdırlar, tek farkları tarafsız olmalarıdır. Onlara elimizden geldiği kadar yardımcı olmak oynanan basketbolu güzelleştirecektir. Centilmenlik ve dürüstlük kazanılan başarıları daha değerli kılacaktır. Hakemlerin görevi karşılaşmanın kurallar doğrultusunda oynamasını sağlamaktır. Bir hakemin taraf tutması veya bilinçli olarak kötü düdük çalması kesinlikle söz konusu değildir. Ancak hakemlerin de insan olduğunu unutmamak gerekir. Nasıl bir oyuncu topu elinden kaçırabiliyorsa, hakem de yanlış bir karar verebilir. Bu oyunun bir parçasıdır, hakemlere asla itiraz etmeyiniz ve onların sizin haklarınızı korumak için sahada ter döken birer sportmen, birer takım arkadaşı olduğunu unutmayınız.
 
5)-DERSLERİMİZ VE SPOR
         Her spor dalında olduğu gibi, basketbol branşında da, takım üyelerinin bedenlerinin ve kabiliyetlerinin yanı sıra, düşünce güçlerinin ve doğru karar verme yeteneklerinin de çok gelişmiş olması gerekmektedir. Bu da kültür ve beyin jimnastiği ile geliştirilebilecek bir özelliktir. Devam ettiğimiz okulların birer öğrenim ve kültür yuvası olduğunu düşünürsek dersler ile basketbolun arasındaki bağ kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
           Derslerinde başarılı olamayan öğrencilerin basketbol ailesinde veya gelecekteki hayatlarında üst seviyede görev almaları hiçte kolay olmayacaktır.
           Okul ve derslerimizden arta kalan zamanları değerlendirmek ve programlı olmak başarıyı yakalamanın en kolay yoludur. Ailelerimizin en büyük dileği hiç şüphesiz çocuklarının başarılı, sağlıklı ve mutlu olmasıdır. Bu istek çocukları için hiç bir fedakarlıktan kaçınmayan ailelerin en doğal hakkıdır. Bir öğrenci zamanını programlı olarak kullanırsa hem derslerinde hem de sahada başarılı olmaması için hiç bir sebep yoktur. sporcu olmak için sadece antrenman yapmak yeterli olsaydı bütün sporcular cahil kalırdı, oysa basketbolcuların büyük bir çoğunluğu üniversite mezunu veya öğrencisidir. Kendine çok iyi bakan bir basketbolcu 35 yaşına kadar sahadaki görevine devam edebilmektedir. Ya sonra? Eğer iyi bir eğitim almamışsa eski bir sporcu olarak hayatının geri kalan bölümünde başarısızlığa mahkum olur. Oysa iyi eğitim alan ve okullarında başarılı olan oyuncular gerek spor çevrelerinde gerek diğer alanlarda başarılarını sürdürmektedirler.
 
6)-COACH
            “COACH” kelimesi dilimize İngilizce'den girmiştir. Türkçe'de tam karşılığı olmamakla birlikte antrenör anlamına gelmektedir.
             Coach basketbol oyununun inceliklerini öğrenebilmeniz için sizlere deneyim ve birikimlerini aktaran kişidir. Coach takımın bir parçası ve lideri olduğu için çoğu zaman sizlere arkadaşlarınızdan, hatta ailenizden bile daha yakındır. Takımın ve oyuncuların başarısı için herkesten daha fazla çalışan coach’larımıza saygı göstermeli, onlara yardımcı olmalıyız. Saha dışında da coach’larımıza sorunlarımızı anlatabilir ve onlardan yardım isteyebiliriz. Coach’ların en önemli övünç kaynağı takımlarının ve oyuncularını başarısıdır.
         Oyuncular antrenman ve maçlarda coach’larını çok iyi dinlemeli ve verdiği taktikleri sahada uygulamaya çalışmalıdırlar.
           Coach hiç bir oyuncusuna farklı davranmaz, onun gözünde bütün oyuncular eşdeğerdir. Önemli olan takımın başarısıdır. Oyun içinde hangi oyuncuyu ne zaman ve nerede kullanacağını coach’tan daha iyi kimse bilemez.
           İyi bir basketbolcu olabilmek için ilk kural coach’un tavsiyelerini dinlemektir.
            Antrenörünün senden daha bilgili ve deneyimli olduğunu unutma, COACH’un her söylediğini kelimesi kelimesine yerine getirebilmek için bütün gücünle çalış.

7)-SPORCU SAĞLIĞI VE SPOR SAKATLIKLARI
          Bir sporcunun en değerli sermayesi vücududur. Ne kadar yetenekli olursak olalım sağlığımıza gereken özeni göstermezsek iyi bir basketbolcu olamayız. Bu nedenle vücudumuzu korumalı ve temiz tutmalıyız.
          Her antrenman veya maçtan sonra duş alınız, eğer çalışma yaptığınız yerde duş alma imkanı yoksa, terli formalarınızı üzerinizden çıkararak iyice kurulanınız ve kuru giysiler giyiniz. Çok soğuk veya buzlu içeceklerle susuzluğunuzu gidermeye çalışırsanız boğazınızı veya bademciklerinizi üşütebilirsiniz. Sporcu için en iyi içecek oda sıcaklığındaki sudur. Soğuk veya rüzgarlı havalarda giyiminize dikkat ediniz. Üşütüp hasta olmak antrenmanlardan geri kalmanıza neden olabilir.
        Ağız ve diş sağlığı da bir sporcu için çok önemlidir. Dişlerinizi günde en az iki defa fırçalamamız gerekmektedir. Dişlerdeki çürükler tüm vücudun dengesini bozacağından sporcunun performansını olumsuz yönde etkilerler. Ayrıca dişlerinde problem olan sporcular gerektiği kadar besin alamadıklarından güçlenmeleri de daha zor olmaktadır.
           Spor yaparken ufak tefek sakatlıklarla karşılaşabiliriz. Oyuncuyu rahatsız eden acılar sakatlığın habercisidir. Herhangi bir acı hissettiğinizde muhakkak antrenörünüze haber veriniz. Kendi kendinize çalışma yaptığınız yerlerde danışabileceğiniz bir antrenör yoksa, kanamalı sakatlıklarda temiz bir sargı bezi ile kanayan yere tampon yapınız, burkulma tipi sakatlıklarda ise acı duyulan bölgeye buz koyunuz ve kan dolaşımının yavaşlaması için sakatlanan bölgeyi kalp hizasından yukarıda tutmaya çalışınız. Sakatlığa ilk müdahale yapıldıktan sonra en kısa zamanda bir doktora gidiniz. Sakatlanan bölgeye doktora veya tecrübeli bir antrenöre sormadan hiç bir ilaç sürmeyiniz, yanlış ilaç kullanımı sakatlığın büyümesine sebep olabilir. Sakatlanan yere sadece buz koyunuz. Sakatlanan bölge iç organlara yakınsa buz tedavisini uzun süre uygulamayınız, aksi taktirde iç organlarınızı üşüterek hasta olabilirsiniz. Daha iyi bir basketbolcu olmak için kişisel temizlik ve sağlık kurallarına uyalım...
8)-BESLENME VE UYKU
            Performans artırımında en önemli unsurlardan biri de beslenmedir. Bilinçli ve yeterli beslenme ile sporcunun performansı artacağı gibi, dengesiz ve yetersiz beslenme ile de performans düşer. Beslenme denince akla sadece gıda alma işlemi gelmemelidir. Dinlenme ve uyku da beslenme ile iç içe incelenmelidir. İyi beslenme çok yemek yemek anlamına gelmez. Önemli olan vücudun ihtiyacı olan besinlerden yeteri kadar ve dengeli olarak almaktır.
              Basketbol antrenmanları, ağır antrenmanlardan sayıldığından basketbolcu de ağır iş yapmış ve kasları yorulmuştur. Yorulan kasların tekrar kuvvetli hale gelebilmesi için dinlenme şarttır. Dinlenmeyi aktif ve pasif olarak ikiye ayırmaktayız. Aktif dinlenme için antrenmanlardan sonra stretching yapmak ve 1 - 2 dakikalık hafif jog temposunda koşmak yeterlidir. Böylece yorgunluğa neden olan ve adalelerde biriken laktik asit dağıtılacaktır. Uyku ise pasif dinlenmedir. Basketbol antrenmanları yapan bir sporcu gecede en az 9 - 10 saat uyumalıdır. Günde iki antrenman yapan sporcuların günde 1 - 2 saat öğle uykusuna yatmaları da tavsiye edilir. Ancak, antrenman başlama saatinden en az iki saat önce uyanmış olmak vücut fonksiyonlarının normale dönmesi açısından önemlidir.
            Çalışan kaslarda iki tür enerji açığa çıkar: aerobik enerji ve anaerobik enerji. Aerobik enerji oksijen yardımı ile, anaerobik enerji ise oksijensiz olarak üretilir. Bu enerjiler çabukluğu, patlayıcı gücü ve dayanıklılığı sağlar. Kısacası; bir basketbolcunun her iki enerji türüne de ihtiyacı vardır. Bu enerji türleri değişik besin gruplarından elde edildiği için dengeli beslenme şarttır.
           Aerobik enerji protein, karbonhidrat ve yağlardan elde edilir. Proteinler hücre yapısının oluşmasını ve korunmasını sağlar. Bu nedenle sporcular kesinlikle yeteri kadar protein almak zorundadırlar. Protein et, tavuk, balık, süt ve süt ürünlerinde bulunur. Karbonhidratlar da enerjinin temel taşlarındandır. Bal, kuru meyveler (üzüm, incir, kayısı vb.), pirinç, buğday, yulaf, patates ve olgun meyvelerde bulunur. Sporcuların aldıkları yağlara da özen göstermeleri gerekmektedir. Zeytinyağı, mısır özü yağı, ay çiçek yağı, soya yağı gibi sıvı yağlardan veya tereyağı yenilmesi uygundur. Ancak eritilmiş hayvan yağları ve nebati yağlar tavsiye edilmez. Anaerobik enerji kaynaklarının formülü ise ATP + CP’dir. Bu formül Adenozin Tri Fosfat ile Keratin Fosfat’ın bileşimidir. Bu bileşim sonucunda açığa çıkan Fosfat enerji üretimini sağlar. Anaerobik enerjinin üretimi çeşitli besinlerin bileşimi ile vücut tarafından sağlanır. Sporcular antrenman sırasında terleme sonucu Sodyum ve Potasyum kaybına uğrarlar. Vücudun ihtiyacı olan bu iki elementin de alınması önemlidir. Özellikle muz ve maydanoz tam anlamıyla yoğun Potasyum depolayan besinlerdir.
             Vitaminler ve mineraller de sporcu beslenmesi ve sağlığı açısından önemlidir. Dengeli beslenme vücuda gerekli olan vitamin ve mineralleri sağlar. Ağır antrenman dönemlerinde doktora danışarak vitamin hapları ve mineralli içecekler de kullanılabilir. Gereğinden fazla vitamin hapı almanın performansa negatif etkisi olduğunu unutmamak gerekir. Gereğinden fazla alınan bazı vitamin ilaçlarının vücut tarafından yakılamaması sonucunda çeşitli istenmeyen etkiler görülebilir.
              Bir basketbolcu gerekli performansı elde edebilmek için her grup besinden dengeli olarak almalıdır. 3 ana öğün (sabah kahvaltısı, öğle yemeği ve akşam yemeği) düzenli olarak her gün, hemen hemen aynı saatlerde yenmelidir. Düzenli olarak spor yapan gençler beslenme programlarına günde iki ara öğün daha eklemelidirler. Ancak antrenman ve maçlardan önce karbonhidrat türü yiyeceklere ağırlık verilmesi tavsiye edilir. Antrenman veya maçtan önceki son öğünün en az 2 - 3 saat önce yenmesi gerekir. Aksi halde besinleri öğütebilmek için daha fazla kan pompalanmasına ihtiyaç duyan mide, uyku hali ve güçsüzlüğe sebep olacaktır.

BİR GÜNLÜK ÖRNEK BESLENME PROGRAMI
             Sabah kahvaltısı :3 - 4 dilim kızarmış ekmek; beyaz peynir, az pişmiş
yumurta; az miktarda tereyağı veya zeytinyağı; bol reçel veya bal; şekerli çay veya ıhlamur; süt veya taze sıkılmış doğal meyve suyu.
Ara öğün :1 bardak süt veya meyve suyu; tost, sandviç veya bisküvi.
Öğle yemeği :Ekmek; etli veya yumurtalı sebze yemeği; pilav veya makarna; meyve veya komposto.
Ara öğün :1 bardak süt veya meyve suyu; tost, sandviç veya bisküvi.
Akşam yemeği :Ekmek; haşlama ya da ızgara et, balık veya tavuk; mevsim salatası (tuzlu ve bol limonlu); sebze yemeği; sütlü tatlı veya meyve.
Vücuttaki su kaybı göz önüne alınarak öğünler sırasında olmamak kaydı ile bolca su içilmelidir. Ara öğünlerde kuru meyvelere de yer verilmelidir.
iği
 
 
EĞER BÜYÜK BİR DERDİN VARSA RABBİNE BÜYÜK BİRDERDİM VAR DEME, DERDİNE ÇOK BÜYÜK BİR RABBİM VAR DE.
 
EĞER BÜYÜK BİR DERDİN VARSA RABBİNE BÜYÜK BİRDERDİM VAR DEME, DERDİNE ÇOK BÜYÜK BİR RABBİM VAR DE.
 
EĞER BÜYÜK BİR DERDİN VARSA RABBİNE BÜYÜK BİRDERDİM VAR DEME, DERDİNE ÇOK BÜYÜK BİR RABBİM VAR DE.
 
EĞER BÜYÜK BİR DERDİN VARSA RABBİNE BÜYÜK BİRDERDİM VAR DEME, DERDİNE ÇOK BÜYÜK BİR RABBİM VAR DE.
 
Bugün 4 ziyaretçi (5 klik) kişi burdaydı!
SİTEMİZE HOŞ GELDİNİZ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol